Haseti Sevgiye Dönüştürmek

18-19 yaşlarındaydım. Küçük bir kız çocuğu misafirimiz olmuştu. Karşılıklı birbirimizi sevimsiz bulmuştuk. İlk kim başlattı hatırlamıyorum. Belki ben. Kız sürekli peşimdeydi ama hani şu amerikalı stand-up komedyenlerine sahnedeyken laf atan uyuz seyirci gibi hiç durmadan laf sokuyor, aşağılıyor, eleştiriyordu. O böyle yaptıkça ben kızdan daha da nefret eder hale geliyordum. Hiçbir şeyimi beğenmiyordu. Sürekli kusur buluyordu. İçimden sürekli madem o kadar beğenmiyorsun peşimde dolanıp durmasan ya diyordum ama dışımdan ben de ona sanki akranımmış gibi laf sokuyordum. Ufacık çocuktu. Bense o zamanlar kendimi çok ciddiye alıyor, artık büyümüş olduğuma inanıyor ve ciddiye alınmak istiyordum. Çocukla çocuk olmuyordum, zaten çocuktum. Ve o ufacık çocuk bana ancak yıllar sonra idrak edebileceğim bir ders vermişti. 

Ben tavrımı hiç değiştirmemiştim. Soğuk ve mesafeli duruşumu, iğneli sözlerimi sürdürüyordum. Fakat çocuk zamanla değişmişti. Beni kıskandığını fark etmiş ama çok üstünde durmamıştım. Hatta hoşuma bile gitmişti. Peşimden ayrılmaması bundandı. Eleştiriyordu çünkü bende kendisinde olmayanı görüyor ve öfkeleniyordu. Misafirliğinin sonuna doğru bana sevgi dolu bir ilgi göstermeye başlamıştı ama ben onu bilmiş, kıskanç, sevimsiz bir çocuk olarak kodlamış olduğum için bu ilgiyi yapmacık buluyor, yüz vermiyordum. Ayrılmadan hemen önce bana çok içten bir şekilde ablam olsana sen benim, bizimle eve gelsene dediğinde şaşkınlıktan dilimi yuttum. Sevgisini ve içtenliğini apaçık görebiliyordum. Nasıl olur diyordum. Böyle bir değişim nasıl olabilir? Oradan buraya nasıl geldik?

O zaman anlamamıştım. Şimdi anlıyorum. Elinde olmadan, içerisinde işleyen mekanizmaların bir sonucu olarak haset etmişti bana. Hepimizin hep yaptığı gibi. Ama zamanla, ve aslında çok kısa bir süre içinde, hasetini sevgiye dönüştürmeyi başarmıştı. Kendisiyle, o anki eksiklikleriyle, ve benimle, ona onda eksik olanları göstermemle barışmış, hem kendini hem de beni olduğumuz gibi kabul etmiş, kalbini sevgiye açmıştı. 

O küçücük çocuğun verdiği bu büyük dersi yirmi küsur yıl sonra anlayabildim. Küçük kız o gün kendi küçüklüğünü ve benim büyüklüğümü kabul etmişti. Bugün ben onun büyüklüğünü ve kendi küçüklüğümü kabul ediyorum. Çok şükür.