Yargılar

Kendi derinliklerime inip eşeledikçe yeni karanlıklar keşfediyorum. Kendime ait duyguları nasıl başkalarına yansıtmış olduğumu görüyorum. 

Korkularımı eşelediğimde altından yine ben çıktım. En çok korktuğum şeyin kendi yargım olduğunu anladım. 

İşin daha da çetrefilli tarafı ise şu ki kendimi yargılarken kendime başkalarının gözünden baktığımı ve elbette başkalarının gözlerini de kendi varsayımlarım üzerinden şekillendirdiğimi fark ettim. 

Yani, bu keşfi yapana dek kendime hiç kendi gözlerimle bakmamışım. Kendimi öyle dışlamışım ve öylesine başkalarına odaklanmışım ki ben diye bir şey hiç olmamış aslında. 

Farkında bile olmadan sürekli olarak kendimi yargılarken, başkalarının yargılarını da kendiminmiş gibi benimsemişim. Babamın yargıları üzerinden anneannemle olan ilişkimi, annemin babam hakkında söyledikleri üzerinden babamla ilişkimi şekillendirmişim. 

Yargıları benim kendimi yargılama modelime uyan kişileri arkadaş ve sevgili seçmişim. 

Mişim mışım diyorum ya, masalmış zira hayatım şimdiye kadar, uykudayken dinlediğim bir masal. 

Tamamen uyanmış olmayabilirim muhtemelen fakat bu saydığım hakikatlere uyandım. Kendimi ne zaman birini yargılarken ya da yargılamak üzereyken yakalasam bunu hatırlatıyorum kendime. Kendime duymayı öğrendiğim sevgiyi kocaman büyüttüğümü canlandırıyorum zihnimde ve kalbimden o yargıladığım insana doğru gönderdiğimi hayal ediyorum pembe ışıklarla. Bunu yaptığımda yoğun bir şefkat duygusu yaşıyorum tüm bedenimde. Kendimi harika hissediyorum. 

Hiç yorum yok: